ana sayfa hakkımda şiirlerim yorumlar
1
2
3
4
5
tüm yazılarım
facebook | Hatice OLGUN Twitter | Hatice OLGUN
Ana Sayfa
Menü
Öz Geçmiş
Yazılarım
Çizimlerim
Şiirlerim
Fotoğraf Galerisi
Haber & Söyleşi
Yazarlardan
Yorumlar
Bana Ulaşın
Yazılarım / Evlendiniz Ya Sonra? « geri
Bir varmış bir yokmuş... Evvel zaman içinde, ülkelerin birinde güzel mi güzel bir kız yaşarmış. Fakat ne yazık ki bu güzellik kızcağızın çok fazla işine yaramaz; Yıkamaktan- paklamaktan- mutfaktan- samanlıktan kire- toza bulanmış yüzüne bakanlar kendisini sadece "kül kedisi" diye çağırırlarmış.

Ta ki bir gün kraliyet ailesinin verdiği baloya bir mucize eseri gidip de yakışıklı prensin dikkatini çekinceye kadar... 

Sonrasını bilirsiniz; Kül kedisi ve soylu prens kırk gün kırk gecelik bir düğünle evlenir, ardından da sonsuza kadar mutlu yaşarmış...

İtiraf etmeliyim çocukken en sevdiğim masallardandı bu... En çok da camdan ayakkabının kül kedisinin ayağına uyduğu ve kötü kalpli üvey kardeşlerin müthiş öfke duyduğu son bölümü severdim.

Şimdi ne saçma geliyor oysa. Bize bu masalları uzun uzun anlatanı bulup bir güzel sormak istiyorum; Mesela "sonsuza kadar" ve "mutlu" da ne? Hem bu masalın geri  kalanı kimde? 

Mesela "kül kedisi" ilk çocuğunu doğurduktan sonra hangi ebeveynin adının koyulacağı ile ilgili ilk ağız dalaşı nerede?

Mesela saraydaki ilk yemekte üç adet çataldan hangisinin en önce kullanılacağını anlamaya çalışan "kül kedisi"ne gün görmüş kayınvalidenin yan bakışı nerede?

Mesela doğumdan sonra on kilo alan "kül kedisi"nin bakımsızlığına dayanamayan prensin Fashion TV'ye, sabah- öğle- akşam günde üç öğün göz atışı da nerede?

Ya saraya gelen pazarlamacıların "kül kedisi"ni kandırışıyla, saray hazinelerinin tencere- tava bir de iki ipek çarşafa yatırılışı, kocanın buna sert çıkışı nerede?

Mesela kayınvalide ile aynı evde (pardon sarayda) oturmak istemeyen kül kedisinin ayrı eve (saraya işte) çıkma arayışı nerede?

Yahu ne kadar eksik bu masal? Bununla büyüyen çocuk gerçeklerle ne yapar? 

Demem o ki, gerçeklerden de bahsetseydiniz bize. Birazcık bilseydik bir şeyin "sonsuza kadar"lığının eşyanın tabiatına aykırılığını…

Keşke birazcık öğrenseydik "kül kedisi" ya da "prens" ya da "Ayşe" ya da "Mehmet" fark etmez, sevgilerin de bir gün sonlanacağını…

İnanmazsanız bakın; Siz bize nasıl evlenileceğini -kırk günde prens tavlama inceliğini- saraya nasıl girileceğini öğrettiniz hep..

İyi de masalcı teyzeler, ya peri padişahının oğluyla evlendikten sonrası?
Yorum Yazın Tüm Yorumlar
Güvenlik
Galeri
Sayfanın tüm hakları Hatice OLGUN’a aittir. 2015 ©
ana sayfa | hakkımda | fotoğraf galerisi | çizimlerim | şiirler | haber & söyleşi | yazılarım | yazarlardan | Yorumlar | bana ulaşın KA İnternet Bilişim Teknolojileri Tic. Ltd. Şti.