ana sayfa hakkımda şiirlerim yorumlar
1
2
3
4
5
tüm yazılarım
facebook | Hatice OLGUN Twitter | Hatice OLGUN
Ana Sayfa
Menü
Öz Geçmiş
Yazılarım
Çizimlerim
Şiirlerim
Fotoğraf Galerisi
Haber & Söyleşi
Yazarlardan
Yorumlar
Bana Ulaşın
Yazılarım / 'Çocuklar ölmesin' öyle mi Hoca..! « geri
Suriye’de parklarda- okullarda, fosfor- varil bombalarıyla, kimyasal silahlarla katledilip yan yana dizilmiş çocuklar için sustular halbuki. İsrail’in acımasızca vurduğu günlerde, sütten kesilmemiş bebeklerin beşiklerinde katledildiği Gazze’de de sustular.. Esed zulmünden kaçarken Akdeniz’de- Ege’de batan şişme botlardan kıyıya vuran çocuk cesetleri için de sustular hakeza! 6-8 Ekim cehenneminde, Demirtaş’ın çağrısıyla görülmemiş işkencelerle katledilen 16 yaşındaki Yasin ve diğerleri için de sustular.. Sahiden ekmek almaya giderken katledilen 13 yaşındaki Fırat için de sustular ! Çınar’da emniyet lojmanlarında (o utanmadan arkasında durdukları) PKK’nın hedef aldığı siviller arasındaki 4 yaşındaki İrem’le, 5 aylık bebeğin yanmış bedeni için de susacaklar! Dertleri ne çocuk, ne insan zira!

Acı olayların, gerçek niyetleri/ bağlantıları görmemize yardım etmek gibi bir misyonu vardır, bilirsiniz.

Son günlerde yaşadığımız da o hesap. PKK’ya vuruyorsunuz, sözde aydın- akademisyenlerden ses çıkıyor. O aydın- akademisyenlerin terör destekçiliğine tepki gösteriyorsunuz, Kılıçdaroğlu’ndan- Demirtaş’dan ses çıkıyor.

O siyasilerin sorunlu yaklaşımını eleştiriyorsunuz; bu kez paralel yayın organlarından- trollerinden, Türkiye düşmanı sözde Türk haber siteleri/ gazetelerinden ses çıkıyor.

Onlara hesap sormaya kalksanız Freedom House’dan, NYT’den.. Alman Der  Spiegel- Bild’den ses çıkıyor.

Almanya aleyhine 3. havaalanı inşasında, Gezi’cilerden- Taksim Platformu’ndan, TMMOB’den, TUSİAD’dan, Hürriyet’den ses çıkıyor.

Rusya’yla ters düşseniz, kendi ülkesinin (her fırsatta şikâyet ettiği) anayasasına ilişkin kendi Başbakanıyla görüşmeyi reddeden HDP’den, Moskova’daki Rusya Başbakanına ziyaret çıkıyor.

İran’la ters düşseniz “Ben İran’ı tutarım” diyen bir ana muhalefet partisi (CHP) vekili çıkıyor..!  vb vb.

***

Aslında her şey o kadar net ki..

Coğrafyamızda dengeler yeniden kuruluyor ve belli çıkarlar etrafında birleşen kimi komşu ülkelerin fayda alanlarına dokunan Türkiye Hükümetinin,

Kendilerini rahat bırakıp- kendi iç’iyle uğraşması, rahatsız oldukları o öz güvenin irtifa kaybı için (yine o komşu ülkelerce) elden ne geliyorsa yapılıyor.

Hafta başında canımızı yakan ve (turist ya da Türk vatandaşı fark etmez!) masum insanların katledildiği, Suriye kökenli bombacısıyla Sultanahmet saldırısını da böyle okumak lazım.

Tıpkı daha önceki Suruç, Ankara ve hatta daha da öncesindeki Reyhanlı saldırıları gibi; asıl hedef Türkiye’nin istikrarı, son saldırının turizme yönelik olması dolayısıyla da aynı zamanda Türkiye ekonomisi.

Zaten hedef alınan gruplara da dönüp baktığımızda, kaos amacı gün gibi ortada; genellikle Alevi- sol marjinal grup ve örgütlerle en son da ecnebiler, turistler..

Bu bağlamda iyi biliyoruz ki Türkiye’deki muhafazakâr AK Parti iktidarına, zaten çizilmeye çalışılan portre; Sünni sert/ baskıcı politikalar güderken, diğer grupların haklarını tali derece bile önemsemeyen bir fotoğraf!

Ve bu ülkede muhalif unsurların, hükümetin ‘öz evlatları’ kadar güvende olmadığı imajını oturtmak için, dışarıdan kurgulanan senaryolara içerden de ne gerekiyorsa yapılacak;

Bu tutacak, bu yakalayacak, bu bombalayacak.. Bizimkiler de burdan “katil AKP, katil AKP” diye bağıracak!

İşlem tamam 'anasını satıyım'..!

***

Bu anlamda Cumhuriyet Gazetesi’nin manşeti de,

Elbette ki 'bu algıya hizmet sözü' karşılığı fonlandığı çevrelere olan maddi- manevi borcunun bir gereğiolarak beklendiği gibi zuhur etti..

Biliyorsunuz; Fransa’daki Paris saldırısının ardından ‘Fransa Çocuklarına Ağlıyor’ manşeti atan ‘bizim’ Cumhuriyet Gazetesi, kendi ülkesindeki aynı (DAEŞ) menşeili Sultanahmet saldırısı için ‘Katliam Ülkesi’ manşetini uygun gördü!

Paris saldırısı sonrası ülkeye giriş çıkışların kapatıldığı Fransa’da polise verilen şüpheliyi vurma- doğrudan arama yetkileri yanında, Fransız vatandaşlarına getirilen sokağa çıkma, gösteri- eylem yapma, pankart- afiş asma yasaklarına..

Ve de basılı- görsel- sanal- sosyal tüm Fransız medyasına getirilen görülmemiş ifade yasaklarına anlayış göstermelerine rağmen,

Sultanahmet saldırısı sonrası Türkiye’deki gerek bir kısım medyamız, gerekse de ana ve ayrılıkçı muhalefet partisi liderlerimizin ilk eleştirdiği konu; tedbiren konan yayın yasağı idi.

Her benzer tehdit ve saldırı sonrası elini ovuşturan o gazetelerin olaydan sonraki ilk manşetinin “Turizm Vuruldu” olmasından da anlaşılacağı üzere,

Sanırım, İstanbul’un göbeği- kalbi, turistlerin rağbet ettiği Sultanahmet meydanında; kopmuş kol- bacak- beden parçalarından çimlerin arasına sızan kan göllerini ana sayfadan vermekle,

"Kaç uçuş- kaç otel rezervasyonu daha iptal olursa o kadar kar" hesabı o çok 'yurtsever' akıllarını başlarından almış olmalı!

***

Aynı odaklar, çatışmasızlık sürecini bitirip yeniden silaha sarılan örgütün,

Güneydoğuda durdurduğu- halka zehir ettiği hayatı, siviller lehine yeniden inşaya çalışan güvenlik güçleriyle de sorunlu.

Bölgede, vatandaşların karargâha dönüştürülen terk ettikleri evlerini; teröristlerden, mühimmat ve tuzaklanmış patlayıcılardan arındırmak amacıyla sürdürülen operasyonlarla da tabiki..

Bu amaçla, 1128 akademisyenin imzasının toplandığı bir bildiri yayınladılar malumunuz.

Bölgede hendekler açan, hayatı durduran, sağlık görevlilerini- ambulansları vuran, okul- cami- kütüphane yakan.. Ve hatta oyuncakların içine bombalar dahi tuzaklayan terör örgütü ve marifetlerinin bir kez bile adının geçmediği..

Ve bu ülkede güvenlik güçleri meşru silahını kullanmıyorken, çatışmasızlık- huzur ortamı sağlanmışken; bugün neden/ ne olup da operasyonların yeniden başladığı detayına da hiç girmeden hazırlanan o bildiriye göre;

Devlet Güneydoğuda katliam yapıyormuş, çocukları öldürüyormuş, hemen bu katliamı durdurmalıymış, çekilmeliymiş.. vs vs.. !!!

(Bu durumda, her gün birer- ikişer şehit olan güvenlik güçleri de Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi 'işsizlikten- aşsızlıktan' kendine sıkıyor olmalı !)

***

Güneydoğuda tabiri caizse mikrocerrahi hassasiyetiyle sürdürülen,

Ve o toz kondurmadıkları Esed’in Suriye muhalifleriyle mücadelesi birebir uygulanmış olsa, TC Ordusunun havadan 5 dakikada dümdüz edebileceği alanlarda;

Operasyonların uzaması, hatta çok sayıda şehit verilmesi pahasına sivillerin gözetildiği mücadeleye tutup da ‘katliam’ demek neye, kime hizmettir (terör dışında!), hangi aklın ürünüdür Allah aşkına !?

Ki bu akademisyenlerin derdi gerçekten siviller olsa Suriye rejimine (bırakın destek vermeyi) bir tek Allah’ın günü dürüst olup kınarlar..

Dertleri sahiden çocuklar olsa; aynı Suriye’de parklarda, okullarda fosfor- varil bombalarıyla kömür edilmiş, kimyasallarla katledilip yan yana dizilmiş çocuklar için de çıkıp iki laf ederler..

İsrail’in acımasızca vurduğu günlerde, sütten kesilmemiş bebeklerin beşiklerinde katledildiği Gazze’de de sustular halbuki..!

Esed zulmünden kaçarken Akdeniz’de- Ege’de batan şişme botlardan kıyıya vuran çocuk cesetleri için de sustular aynı biçimde!

14- 15 yaşlarında sözde özgürlük mücadelesi için, ailelerinden- geleceklerinden- eğitimlerinden koparılarak dağa çıkarılan- canlı kalkan- canlı bomba yapılan ‘taşeron’ çocuklar için de sustular!

6-8 Ekim cehenneminde, Demirtaş’ın çağrısıyla görülmemiş işkencelerle katledilen 16 yaşındaki Yasin ve diğerleri için de sustular..

Sahiden ekmek almaya giderken katledilen 13 yaşındaki Fırat için de sustular hatırlarsınız!

Çınar’da emniyet lojmanlarında savundukları PKK’nın hedef aldığı siviller arasındaki 4 yaşındaki İrem’le, yan binadaki 5 aylık bebek için de susacaklar!

Bu yaratıkların dertleri ne çocuk, ne özgürlük, ne sivil, ne insan zira!

Onlar sadece; (az önce yukarıda da bahsettiğimiz) "Türkiye kendi derdine düşsün, ki bölgede rahat rahat at koşturalım"cı devletlerin  'damarlarında asil Türk kanı dolaşan' maşaları çünkü...



Hatice OLGUN
15.01.2016

Yorum Yazın Tüm Yorumlar
Güvenlik
Galeri
Sayfanın tüm hakları Hatice OLGUN’a aittir. 2015 ©
ana sayfa | hakkımda | fotoğraf galerisi | çizimlerim | şiirler | haber & söyleşi | yazılarım | yazarlardan | Yorumlar | bana ulaşın KA İnternet Bilişim Teknolojileri Tic. Ltd. Şti.