ana sayfa hakkımda şiirlerim yorumlar
1
2
3
4
5
tüm yazılarım
facebook | Hatice OLGUN Twitter | Hatice OLGUN
Ana Sayfa
Menü
Öz Geçmiş
Yazılarım
Çizimlerim
Şiirlerim
Fotoğraf Galerisi
Haber & Söyleşi
Yazarlardan
Yorumlar
Bana Ulaşın
Yazılarım / Hala siyasi ayak arayan kaldıysa... « geri
Epey zaman önceydi.. “Kılıçdaroğlu’nun ByLock’u olabilir mi?” şeklinde sorular ilk dillendirildiği günlerde twitterdan demiştim ki; “çevresinde, en yakınında bir iki FETÖ mansubu olsa ve onlar sayesinde (dolaylı) iletişim kuruyor olsa (ateşi maşayla tutmak varken) ne gerek var ki risk alıp da ByLock indirmeye filan?”. Öyle de oldu! Çok geçmeden CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı Doç Dr. Fatih Günsul ByLock’tan, gazeteci danışmanı Murat Aksoy ise FETÖ’den tutuklandı! FETÖ’cü Başdanışman Günsul’un, 8 Kasım 2014'te telefonuna indirdiği ByLock’a 176 kez giriş yaptığı ve uygulamadan 256 kez mesaj gönderdiği belirlenirken; yazışmalardan, Gürsul'un FETÖ abisine CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili akıl danışıp talimat aldığı anlaşıldı!

Şu mübarek günlerde suizanda bulunmak, hele açıktan iftira eden olmaktan (kendi günahımız kendimize yetmezmiş gibi) Allah muhafaza!... Lakin bazı gerçeklerin dört dörtlük ispatını beklemek de şu saatten sonra, tıpa tıp Emrah’ın kopyası Tayfun ve tıpa tıp İbo’nun kopyası Dilan’ın annelerinin, (çocuklarının babalarının kim olduğu hakkında) doğruyu söyleyip söylemediğini anlamak için DNA sonuçlarını beklemeye benzer..

Yani evet, iddia ettiğimiz bağlantı hukuki delilleriyle net biçimde ortaya konmalıdır ve bir mahkeme kararı olarak duyurulacağı o güne kadar söylediğimiz her şey birer iddiadır. Ama gelin görün ki gönüllerde ve kamu vicdanında yüzde yüze yakın oluşmuş kanaatin, ‘% 99.9’ ispatının belgesini beklemek artık bir formaliteden ibarettir!

***

Şu ‘siyasi ayak’ meselesini diyorum.

15 Temmuz’dan önce; bu yapıya artık FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü!) deniyorken.. Bu yapı Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanını- Başbakanını- Devletin bekasını- ulusal birlik bütünlüğümüzü açıkça tehdit ediyor ve adeta devlet içinde devlet görünümü veriyorken.. Tv’lerine çıkıp destek sunan, finans- medya- yargı- emniyet ayaklarına (sonuna kadar haklı ve yerinde) müdahale eden Devletimize karşı bu illegal yapıyla yan yana duran CHP liderinin, pişkin pişkin çıkıp ‘neden yakalanmıyor’ dediği meşhur siyasi ayağı diyorum!

Yukarıda verdiğim iki gayrimeşru vaka misali, aslında her şey ayan beyan ortada iken “haha yakalayamazsın kii, sıkıysa yakala” modunda ortalarda dolaşıp üste bir de “siyasi ayak neden yakalanmıyor?" diyen Kılıçdaroğlu asla bizim/ toplumun genelinin aklıyla alay edemez, ancak ve ancak kendi kitlesini kandırır.

***

Zaten, referandum öncesi halkın nabzını tutan anketleri göz öüne getirdiğimizde de öyle anlaşılıyor ki; KIlıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" söylemi alıcı bulmamış ve kamuoyunun algısında darbeyi kimin yaptığına dair kuşku ibaresi görülmezken halkın % 70'den fazlası teröristbaşı Gülen ve darbeci hainlerin idamına destek vermiştir. 

Başta da dedim ya suizandan, hele ki iftiradan (etmekten- uğramaktan) Allah muhafaza! Ama gelin hep beraber bakalım mı, FETÖ- CHP bağlantısı iddialarımızı nerelere dayandırıyormuşuz..

En baştan başlayalım. 2010’da Deniz Baykal’ı düşürüp bir kaç gün içinde Kılıçdaroğlu’nu CHP Genel Başkanı yapan ve FETÖ mensubu polislerce hazırlandığı ortaya çıkan kaset komplosundan kısa süre önce Kılıçdaroğlu’nun; “Yakında CHP’de büyük değişiklikler olacak” dediği biliniyor. Eski Genel Başkan yardımcısı Onur Öymen’in de kaset komplosuyla birlikte dillendirdiği; ‘Kılıçdaroğlu’nun bir proje genel başkan olduğu’na yönelik iddialarıysa bir şüphe olarak hepimizin aklının bir köşesinde hala cevabını arıyor.

***

Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kasetle CHP Genel Başkanı olması karşılığında FETÖ’nün talimatlarını yerine getirdiği ve partiyi örgütün istekleri doğrultusunda yönettiği iddialarıyla paralel olarak; Kılıçdaroğlu’nun, 2013’teki ani ABD ziyareti ve burada teröristbaşı Gülen’in temsilcileri ile ne konuştuğuna dair sorular da hala muamma.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, FETÖ’cü Fidan Tour’un organize ettiği Bosna (açılımı) gezisinde, örgütün üst düzey yöneticileri ile nasıl bir ‘pazarlık’ yaptığı sorusu da yanıtsız kalmış bulunuyor. İzmir’de örgüt üyesi işadamlarına dair hazırlanan iddianamede, CHP- FETÖ ilişkisinin resmi olarak kayıtlara geçtiği belgelerdeki; ‘FETÖ’nün 30 Mart 2014’deki yerel seçimlerde CHP’yi destekleyeceklerine’ yönelik açıklamaları da maalesef yeni bir soru işareti olarak akıllarda yerini aldı!

***

CHP’liler (muhtemelen ‘kol kırılır yen içinde kalır’ felsefesiyle) söz konusu iddiaları yalanlaya dursun, Aralık 2014’te asıl bomba itiraf CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’den geldi. Güler, açıkça “30 Mart seçimlerinde Cemaatle ittifak yaptık. Her ne kadar parti yönetimimiz inkâr etse de illerde ve ilçelerde Cemaatin çeşitli unsurlarının Cumhuriyet Halk Partisi'yle yan yana yürüdüğünü hepimiz gördük" dedi (ki, evet görmüştük).

Bu sözlerinin ardından, CHP Merkez Yönetim Kurulu tarafından disipline gönderilerek partiden ihraç edilen Güler, Ocak 2015’de bir televizyon kanalında şunları söyledi: “Eğer AK Parti ile Cemaat işbirliği bir hata idi ise onlar bu hatayı anladı. CHP ise hatalardan ders çıkaramadı ve Cemaat'le işbirliği yaptı. Yerel seçim öncesinde CHP'li bazı adayların Cemaat'in kanallarında propaganda yaptığını gördük. O zaman da bunu tasvip etmemiştim.”

***
Gerçekten de CHP Genel Başkanı, özellikle 15 Temmuz’un hemen öncesinde en yoğun olmak üzere en kritik dönemde FETÖ kanallarında sıkça boy gösterip, FETÖ lehine- hükümet aleyhine kışkırtıcı demeçler verirken; örgütün gazetelerine müdahale edilmesini basın özgürlüğüne/ yargı ayağına müdahale edilmesini ise yargıya müdahale olarak lanse etti!

FETÖ’nün açıktan ilk darbe girişimi olan 17- 25 Aralık yargı operasyonu sonrası da CHP- FETÖ bağlantılarına yönelik kamuoyunda yükselen sorular, hep yanıtsız kaldı (özellikle CHP’li Belediyelerin FETÖ’cüleri finanse ettiği iddiaları hala gündemde!). CHP’li vekiller, örgütün finans ayaklarından Bankasya’ya müdahale aşamasında, Bankasya önünde boy boy fotoğraflar vererek, paralarını buraya yatıracaklarını bildirdi, üstelik tabanlarına da finansal destek konusunda tavsiyelerde bulundu (ah, yazarken bile içim yanıyor)!

***

Bitmedi! Kılıçdaroğlu’nun kamuoyuna açıkladığı yasadışı montaj ses- bilgi- belge içerikli dosyaların da FETÖ tarafından kendisine iletildiği zaten hepimizce malum bir gerçeklikken, son olarak Adalet Bakanı Bozdağ’ın; ‘Sana ABD’den Adil Öksüz’e dair bir mail geldi mi, gelmedi mi?!’ sorusuna da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu net bir cevap veremedi! Dahası FETÖ’nün finanse ettiği Karşı Gazetesi’nin Yayın Yönetmeni Eren Erdem CHP’den vekil yapıldı. CHP’li vekiller, çeşitli zamanlarda FETÖ yayın organlarına destek için görevlendirildi!

Belki hatırlayanınız olur, “Kılıçdaroğlu’nun ByLock’u olabilir mi?” şeklinde sorular dillendirildiği günlerde twitterdan demiştim ki; “Çevresinde en yakınında bir iki FETÖ’cü olsa ve Kılıçdaroğlu onlar sayesinde (dolaylı) iletişimle direktif alıyor olsa ne gerek var ki ByLock indirmeye filan?”..

Öyle de oldu! CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı Fatih Günsul ByLock’tan, gazeteci danışmanı Murat Aksoy FETÖ’den tutuklandı!

***

Kılıçdaroğlu’nun, FETÖ’cü Başdanışmanı Fatih Günsul’un, ByLock’u 8 Kasım 2014'te telefonuna indirdiği, 176 kez giriş yaptığı ve uygulamadan 256 kez mesaj gönderdiği belirlenirken; yazışmalardan, Gürsul'un FETÖ abisine CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili akıl danışıp talimat aldığı anlaşıldı!

ByLock'taki kod adı Murat olan ve son görüşmesini 13 Kasım 2015'te gerçekleştiren Gürsul'un, Kılıçdaroğlu'na mail atmak için bile FETÖ abisinden izin istediği de yazışma dökümlerinden anlaşılıyor. Kılıçdaroğlu'na attığı maillerin içeriğini FETÖ abisine gönderen Gürsul'un, CHP Lideri'nden gelen cevabı aynen FETÖ abisine ulaştırması dikkat çekiyor (ama tam dediğim gibi değil mi.. Kılıçdaroğlu niye Bylock indirsin, ateşi maşayla tutup iletişimi dolaylı sağlamak varken!).

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki bilgilere göre Gürsul, bir mesajında FETÖ abisine; "Bir isteğiniz, emriniz olursa yazmanız yeterli" derken, Kılıçdaroğlu ile ilgili gördüğü bir rüyayı da A.H.P. isimli örgüt imamına anlatıyor! (Kaynak: Sabah Gazetesi)

***

Siyasi ayağın CHP’nin içine yerleştirilmiş Kılıçdaroğlu liderliğindeki bir klik olduğu iddiasının dayanakları bunlarla da sınırlı değil elbet (gerçi “daha ne olsun ki” ?!)

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 15 Temmuz işgal girişimi sırasında İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki tankların arasından darbecilerle görüştükten sonra nasıl elini kolunu sallaya sallaya geçtiğinin ortaya çıkması, zaten akıllarda olanı bir kez daha düşündürmüş oldu. 15 Temmuz’da, Cumhurbaşkanının kaldığı otel,( onu ölü ya da sağ ele geçirmeye ant içmiş) azılı üniformalı teröristlerce yerle bir edilirken, Başbakanın, Bahçeli’nin güvenlikleri tehlikedeyken, CHP lideri kemal Kılıçdaroğlu’na darbecilerce dokunulmaması hatta yol açılması şaibenin hasıdır.

Zaten Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaptığı Taksim mitinginde bile FETÖ’ye ‘Terör örgütü FETÖ’ diyememiştir iyi biliriz.

***

Bunlar yetmez gibi Kemal Kılıçdaroğlu, gözlerimizin önünde cereyan eden ve 250 insanımızı kurban verdiğimiz aşağılık girişime, tam da FETÖ’nün dünya basınına yaymaya çalıştığı gibi “kontrollü darbe girişimi’ yalanını da utanmadan arlanmadan sıkılmadan dile getirmiş, hem bunu FETÖ’cü firari gazeteci Emre Uslu’nun aynı içerikli twitter talimat mesajından hemen sonra yapmıştır.

50’ye yakını Gölbaşı’nda görevli oldukları üslerinde FETÖ’cü pilotlarca ve PKK’ya kullanılan mühimmatla bombalanarak yakılan özel harekâtçılarımızın da içlerinde olduğu, 250 15 Temmuz şehidimizin ailelerinin acılarıyla, hak adalet arayışlarıyla bir kez bile ilgilenmeyen CHP lideri;

FETÖ’cü şerefsiz komutanların yakalandıklarında tartaklanmalarından tutun, örgütün kamuya yerleştirdiği uzantılarının ByLock’tan ihracını da dert edinmiş, bunun için ‘adalet’ adı altında yürüyüş bile başlatmıştır!

***

Birileri bütün bunları inkâr ede dursun, aynı CHP lideri; FETÖ’cü gazetecilerden Nazlı Ilıcak- Ahmet- Mehmet Altan ile Alman casusu ve FETÖ’nün Cumhuriyet Gazetesine yerleştirdiği adamı firari Can Dündar gibi örgüt mensuplarının ağıza dahi almayacak isimlerini (15 Temmuz’dan sonra, daha bu sene içinde!) miting meydanlarında tek tek okuyup alkışlatarak hakkındaki şaibelerin üstüne tüy bile dikmiştir!

Son olarak, (ne tesadüftür ki!) FETÖ’nün yeni girişim tarihi olarak işaret ettiği 15 Haziran’da başlattığı ‘adalet’ yürüyüşünde arkasına aldığı Cumhurbaşkanına küfreden grubun; yoldaki Rabia işareti yapan (4 mensubu kadın) bir aile ile Çevik Kuvvete saldırıp, bir polis memurunun burnunu kırdığı etkinlik de FETÖ’cüler için hukukun işletilmesi tezinin savunulmasına sahne olmuştur (şaşırmıyoruz).

***

Daha birkaç gün önce, yasa dışı Dev Sol üyeliğinden 7 yıl hapis yatmış birine parti rozeti takıp CHP üyesi yapan, DHKP-C üyelerinin adını arkasındaki gruba slogan attıran Kılıçdaroğlu, anlaşılıyor ki casusluktan 25 yıl hüküm giymiş CHP Vekili Enis Berberoğlu’nu bahane ederek yasa dışı sol örgütlerin provakasyonuna/ dolayısıyla sert polis müdahalelerine (ki arzu ettikleri tam olarak bu!) açık ikinci bir Gezi eylemi denemesinin startına memur edilmiştir.

Buraya sığdıramadığım daha pek çok delil niteliğindeki davranışı da hesaba katmanızı rica ederek, şimdi sormak istiyorum: Her yerde konuşulan- bilinen- dillendirilen  tüm bu ibarelere rağmen hala "siyasi ayak kim?" sorusuna cevap arayan ‘üstün zekalı’ kaldı mı aranızda merak ediyorum..


Hatice OLGUN
16.06.2017
Yorum Yazın Tüm Yorumlar
Güvenlik
Galeri
Sayfanın tüm hakları Hatice OLGUN’a aittir. 2015 ©
ana sayfa | hakkımda | fotoğraf galerisi | çizimlerim | şiirler | haber & söyleşi | yazılarım | yazarlardan | Yorumlar | bana ulaşın KA İnternet Bilişim Teknolojileri Tic. Ltd. Şti.