ana sayfa hakkımda şiirlerim yorumlar
1
2
3
4
5
tüm yazılarım
facebook | Hatice OLGUN Twitter | Hatice OLGUN
Ana Sayfa
Menü
Öz Geçmiş
Yazılarım
Çizimlerim
Şiirlerim
Fotoğraf Galerisi
Haber & Söyleşi
Yazarlardan
Yorumlar
Bana Ulaşın
Yazılarım / ABD ile Savaşıyoruz, Kimdensin? « geri
Algının ilmik ilmik işlendiği bir atmosferde ve dahi hükümet düşürmeye ant içmiş yargıdaki FETÖ’cüler hala koltuklarında oturuyorken; “17- 25 Aralık sıcağı sıcağına Türkiye’de yargılanmalıydı” diyenleri (niyetlerine göre) ikiye ayırabiliriz. Birincisi az önce bahsettiğim gözü dönmüşler, ki bunların yargılamanın adil olup olmamasını umursadıklarını hiç sanmıyorum. İkincisi ise, gerçekten hukukun tecellisi derdindekiler olup bunlara da diyeceğim şudur; “Sizin Menderes’in sözde yolsuzluklarının nasıl yargılandığından, o günlerde oluşturulan atmosferin, bugün Erdoğan ve hükümeti aleyhine inşa edilenle bire bir aynılığından haberiniz var mı birader?”. Yoksa siz, sonradan her biri emir aldıkları yerlere kaçan bu FETÖ’cü alçakların hâkim cübbesi giyenlerinin, F16 kullanıp halka ateş açanlarından zihin ve etik olarak farkı var mıydı sanıyorsunuz?!

Başarısız darbe girişimi 15 Temmuz’un bir önceki ayağı olan,

Ve yargıdaki aktörlerinin çoğu sonradan dünyanın öbür ucuna kaçan 17- 25 Aralık’ın tartışmalı argümanlarıyla, bugünlerde ısıtılıp önümüze “yersen” mealinde ne getirilebilir elin ABD’sinde ha gayret ona bakılıyor.

Doğrusu, etraftaki- sosyal medyadaki ‘goooool’ naralarıyla ilgilenmiyorum.

Zira yolsuzluk dedikoduları yahut barış süreci gibi kökten ayrışılan konular henüz gündeme gelmemişken de aynı çevrelerin bu iktidara objektif ve hakkaniyetli yaklaşmadıklarına şahidim (Bakınız; 367 şartı, Cumhuriyet Yürüyüşleri, kapatma davaları vs).

Dolayısıyla (yanlışsam düzeltsinler), en büyük hizmet ve yatırımları fısıltıyla bile takdir etmezken, en küçük dil sürçmelerinden memleket krizleri çıkardılar, gördük.

Binaenaleyh bugün de hakkaniyeti onlardan öğrenmeyeceğiz.

***

Hayır, yolsuzluk küçük bir hata değildir elbet.

Ancak, halen Şişli- Buzgate gibi yolsuzluklarla- şüpheli mal varlıklarıyla adı anılan pek çok ismi seve sara kendi içinde barındıran CHP’nin,

Kendi yolsuzlarına yaklaştığı kadar ‘dürüst(!)’ değilse bile, hiç olmazsa ortak değerimiz Devletimizin bekası açısından sağduyulu yaklaşması, yalan yanlış verilen her sufleye megafon olmaması umulurdu.

Üstelik iddiaların kaynağı baş şeytan FETÖ, delil niyetine sunulanların gerçekliği netleşmemiş ve iddianın zamanlaması da onca manidarken!

Oysa onlar, tüm dünyada az- çok hissedilen kriz dönemlerinde bile, kendi ülkelerinde devam eden/ yenisi projelendirilen dev yatırımları yok sayıp, belki ancak şahsi olabilecek iddialar üzerinden mevcut hükümetin sistematik yolsuzluk yaptığı algısını işlemeye başladılar,

Bunu da maalesef salt FETÖ ağzıyla yaptılar.

***

Oysa algı yönetimi, hele ki neyin ne olduğunun herkesçe anlaşılmadığı o günlerde FETÖ'nün A, B, C, D, E.....Z vitaminiydi..

Firari FETÖ’cü Tuncay Opçin’in, bir twitinde; “Bu soruşturmada algı adli sonuçtan mühim. (Erdoğan aklansa bile) kimse mahkemenin sonucunu hatırlamaz” diyerek itiraf ettiği gibi, alçakça atılan çamurun kalacak izine bağlanmıştı umutlar!

Açıkçası, gerek 2013’te yargıdaki FETÖ’cülerle bu Devlete bayrak açılan ve gerekse de bugün ABD’de ikinci perdesi oynanan tiyatral yargılamalarla amaçlanan;

(En az mahkûm ettirmek kadar) ortalığa saçılacak, saçılırken de bire bin katılacak ‘kirli’lerin yayacağı ağır kokunun geri dönüşü (yani sokak hareketleri) idi!

Başardılar mı? Kısmen. Sokağa dökemedilerse de algı- karalama kısmından bahsediyorsak, önemli oranda evet!

***

Zaten uzun süredir kaybettikleri rutin seçimlerle iktidar olma umutlarını iyice kaybederek,

Kendi beceriksiz liderleri yerine yanlış adrese yönlendirdikleri kin öfke nefret gibi kötücül duygularla bi nevi afyonlu hareket eden muhalif kesim;

Kimin gerçekten ne yapıp yapmadığından çok, “inşallah yapmış” olması (ve buradan da kendilerine ekmek çıkması) temennisiyle hareket etmek suretiyle, FETÖ’nün bilinçli saçtığı algıyı havada kaptılar.

Artık ülkede gerçek bir siyasi tartışma zemini filan kalmamıştı.

Rakamlarla, somut bilgilerle, bilimsel verilerle bile konuşsanız, herifler ağzını yaya yaya bir “ayakkabı kutusu haha haa” dedi mi seni/ onca gerçekliği tuş ettiğini sanıyordu, yazık!

Ana muhalefetin başındaki şahıs bile diplomasinin ince akıl dilini “Başçalan” seviyesine indirmiş, her hafta grubunda FETÖ’nün eline tutuşturduğu “enn yeni bilgi- belge”lerle kitlesini mest ediyordu!

Artık sosyal medyada ayakkabı kutusu konuşmak in, Starbucks’ta mocha’lı foto paylaşmak bile daha out’du..

***

Böyle bir atmosferde ve dahi hükümet düşürmeye ant içmiş yargıdaki FETÖ’cüler hala koltuklarında oturuyorken,

“17- 25 Aralık Türkiye’de yargılanmalıydı” diyenleri (niyetlerine göre) ikiye ayırabiliriz: Birincisi az önce bahsettiğim gözü dönmüşler,, ki bunların yargılamanın adil olup olmamasını umursadıklarını hiç sanmıyorum.

İkincisi ise, gerçekten hukukun tecellisi ve tüyü bitmedik yetimin derdinde olan nispeten iyi niyetli kesim ki bunlara da diyeceğim şudur;

“Sizin Menderes’in sözde yolsuzluklarının nasıl yargılandığından, o günlerde oluşturulan atmosferin, bugün Erdoğan ve hükümeti aleyhine inşa edilenle bire bir aynılığından haberiniz var mı birader?”

Ya da siz, (sonradan her biri emir aldıkları yerlere kaçan) bu FETÖ’cü alçakların hâkim cübbesi giyeninin, F16 kullanıp halka ateş açanlarından zihin ve etik olarak farkı var mıdır sanıyorsunuz??

Kuşkusuz, yargıdaki FETÖ’cü unsurlar tamamen temizlenerek (üyeleri muhalif yahut değil fark etmez) FETÖ’den ari hale geldiğinde,

Ve tabii şu, 2013’ten beri -biri bitmeden diğeri başlayan- dış kaynaklı saldırılar da durduğunda gerçek bir yargılamaya kimsenin hayır diyeceğini ben sanmıyorum!

***

Ak Parti seçmeninin aktif kullandığım twitterda özeleştirel tepkilerine bizzat şahidim.

Ancak, bire bin katılarak yayılan bu ‘yolsuzluk’ travması atlatıldıysa da birkaç sebepten atlatıldı. İlki işte üstte bahsi geçen dev yatırımlardı ki insanlar malum çevrelerden duyduğundan öte, kendi gözüyle görüp bizzat yaşadığına inanmayı seçti.

Öyle ya.. İddia edildiği gibi sistematik yolsuzluk yapan bir hükümetin, geçmişin borç defterini Batı’nın yüzüne çarpıp, üstüne de doksan yıldır yapılamamış yatırımları- sosyal yardımları gerçekleştirmesi pek akıl karı değildi.

Diğer bir sebepse kuşkusuz, aynı kesimin; iddiayı ortaya atan- buna en çok sahip çıkanın kimler olduğunu terazide iyi tartmalarıydı.

Ortaya atan FETÖ, havada kapan CHP olunca suçlamaların iki kez daha sorgulanmış olması kuvvetle muhtemel (malum, bir cinayet sonrası bile maktullün kimlerle husumeti olduğuna bakılır)!

Bir başka sebep de yukarıda da bahsettiğim zamanlama idi. Zira Türkiye’de iktidarın aldığı risklerle (küt pat) yürütülen barış sürecinin PKK’ca bitirilmesi ile ‘Cemaat’ bildiğimiz yapının FETÖ’ye evrilmesi,

İlaveten dış devletler kaynaklı diplomatik saldırıların da eş zamanlı olarak alevlenmesi tam da bu dönemdeydi!

Taban, yukarıdaki sebepleri alt alta koyduğunda, rampada şoför değiştirmeyi (hele ki alternatiflere bakınca) akıllıca bulmadı, değildi de.

***

Bugün ABD’de kurulan tezgâhın, 4 yıl önce Türkiye’de hükümet devirmek üzere FETÖ’cü hâkim- savcıların kurduğundan çok farkı yok.

Kendi ayağıyla ABD’ye giden, bir anda sanık konumundan tanık konumuna geçen, “ABD Devleti ile anlaştım” diyerek ifade veren İran asıllı Türk vatandaşı Zarrab’ın, anlaştığını itiraf ettiği ABD’nin tam istediği cümleleri kuracağına şüphe de yok.

İfadelerde adı geçirilen birkaç Türk Bankası üzerinden, Türk ekonomisinin hedeflendiği aşikâr (ki) zaten dolar- faiz spekülasyonları üzerinden uzunca süredir deniyorlardı.

Özellikle, adının karıştığı 15 Temmuz’dan sonra ABD’nin (ikili taahhütlere, uluslararası bağlayıcılıklara ve gönderilen 80 koli belgeye rağmen) FETÖ’yü teslim etmemesiyle Türkiye’de hızla yükselen Amerika karşıtlığının üzerine bir de;

Aynı ABD’nin PKK’ya verdiği tonlarca silah, Rakka’da DAEŞ tiyatrosunun belgelenmesi ve son olarak da bu düzmece Zarrab davası eklenince,

Diyebiliriz ki; ABD ile ölümüne bir savaşın içindeyiz, içimizdeki dolar seviciler ya siz kimdensiniz?


Hatice OLGUN
haticeolgun2@gmail.com

 

Yorum Yazın Tüm Yorumlar
Güvenlik
Galeri
Sayfanın tüm hakları Hatice OLGUN’a aittir. 2015 ©
ana sayfa | hakkımda | fotoğraf galerisi | çizimlerim | şiirler | haber & söyleşi | yazılarım | yazarlardan | Yorumlar | bana ulaşın KA İnternet Bilişim Teknolojileri Tic. Ltd. Şti.